23 Haziran 2016 Perşembe

MÜKEMMELİYETİ ARAMAK (Vefatının Birinci Yıldönümünde Süleyman Demirel'in İslamköy Çalcatepedeki anıt mezarı başında bir anma töreni) NACİ AKIN

MÜKEMMELİYETİ ARAMAK
NACİ AKIN
17 Haziran Cuma günü 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in İslamköy Çalcatepedeki anıt mezarı başında bir anma töreni vardı. Bir hafta kadar önce merhum Demirel'in Güniz sokaktaki evinden aradılar. Telefonumun ekranında numarayı görünce heyecanlanmadım desem yalan olur. Zira yıllar boyu o numaradan arandığımda ya kendisini karşımda bulurdum ya da onun bir mesajı bana iletilirdi. Devlet töreni ve takip eden programlar bana iletildi ve resmi davet tebliğ edildi. Biz de 17 Haziran günü Türkiye'nin dört bir yanından gelen dostlarımızla orada hazır bulunduk.
Devlet töreni denildiğine bakmayın. Düpedüz milletin töreniydi. Devlet sadece işin protokol kısmındaydı. Cumhurbaşkanını genel sekreteri, Hükümeti de Çalışma Bakanı Süleyman Soylu temsil ediyordu. Vali, kaymakam, belediye reisi ile bazı milletvekilleri ile bir tören mangası da Devlet adına diğer sayabileceklerimizdi. Geri kalan milletin hemen her kesiminden binlerce seveniydi. Kimler yoktu ki; başta ilerlemiş yaşına rağmen dava ve kader arkadaşlarından İsmet Sezgin ile bakanları, milletvekilleri, il başkanları, ilçe başkanları, belediye başkanları, köylüsüyle kentlisiyle halkın her kesimi oradaydı. Türkiye'nin kalkınmasına birlikte omuz verdikleri bürokratları, adları hiçbir şaibeye, yolsuzluğa, ihale tezgahına karışmamış, havuzlarla anılmamış, sadece vergi rekortmenleri listesinde ve 500 büyük kuruluş listelerinde yer almış sanayiciler, çoğu İTÜ'lü müteahhitler, iş adamları, ihracatçılar da oradaydılar. Törene Diyanet İşleri eski başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'ın veciz ve anlamlı duası da renk kattı. Törenle ilgili haberleri gazetelerde ve TV'lerde izlediniz ben ayrıntıya girmeyeceğim. Öğleden sonra Süleyman Demirel Üniversitesindeki panele odaklanacağım.
Rektörüyle, idarecisiyle, öğretim üyeleri ve öğrencileriyle üniversite bugün için dört dörtlük hazırlanmışlardı. Kapıda bizi rektör vekili Murat Ali Dulupçu karşıladı. Kendisiyle 10 yıl kadar önce 5 yıllık kalkınma planı hazırlıkları kapsamında DPT'nin bölgesel gelişme özel ihtisas komisyonunda ben başkan o da raportör olarak birlikte çalışmıştık. Ben hemen tanıdım ama o kendini takdim edince hoş bir espriyle iğneleyiverdim. Tabi bu dostça ve samimi bir kucaklaşma ile sonuçlandı.
Açılış konuşmasını o yaptı. Siyasi yönünü bilmem hiç de merak etmedim ama devlet adamı vasfıyla Süleyman Demirel bu kadar mı güzel anlatılabilirdi? Demirel'in hem siyasi hem teknokrat, bürokrat ve devlet adamı yönlerini bilenlerdenim, ama ben bile birçok yönünü kaçırmışım. Bir de Üniversitenin İletişim Fakültesi öğrencilerinin hocaları nezaretinde hazırladıkları bir film izledik, çıkışta da bir CD'sini takdim ettiler. Ellerine sağlık bu genç yavruların, havuz medyasının, yandaş televizyonların bu gençlerden alacakları çok dersler olduğunu düşünüyorum. Bu gençler oldukça yarınlarımızdan da endişe duymamalıyız.
Sayın Dulupçu'nun konuşması ve izlediğimiz filmde çok anlamlı sözler vardı. Annem'in yazdığı "Öteye Mektup" adlı kitapta "İnsan yazarsa öldükten sonra da öğretmeye devam eder" diye bir sözü vardı, bu sözü TV sohbetlerinde ve salon konuşmalarında da tekrarlamıştı. Dulupçu konuşmasında Demirel'le ilgili anlattığı anekdotta ve tekrarladığı Demirel'e ait bir sözde de aynı anlama gelecek ifadeler vardı.
Demirel bir öğretim yılı açılışında verdiği ilk derste hocalara ve öğrencilere hitaben "Ben adımın yer aldığı bir yerde mükemmeliyeti ararım" ifadesini kullanmış. Dulupçu biz kendisinin bu sözünden ilham aldık ve onun da desteği ile mükemmeli yakalamaya çalışıyoruz, belki Türkiye'nin en iyi üniversitesi olmayabiliriz ama en hızlı gelişen ve büyüyen üniversitesiyiz dedi. Bugün ise SDÜ ilham alan değil ilham veren bir eğitim yuvası olma yolunda hızla ilerliyor. Birçok büyükşehir üniversitesinde bile olmayan bir öğrenci kapasitesine, 80.000 öğrenciye sahip. Bugüne kadar 175 bin mezun vermiş, buna her yıl 20 bin dolayında mezun ekleniyor. Üniversitenin logosunda bir gül figürü ve Demirel'in imzası yer alıyor. Bu da demektir ki Bugün 175 bin 15 yıl sonra ise en az 500 bin kişinin diplomasında Demirel'in imzası olacaktır.
Üniversiteye en büyük desteği rahmetli Demirel ve kardeşi merhum Şevket Demirel vermişler. Bu hızlı gelişmenin altında onların imzaları var. Dulupçu Demirel kardeşlerle olan bir sohbetini de anlattı. Şevket Bey'in "abi bugüne kadar sayısız barajlar, yollar, köprüler, fabrikalar yaptın, her köye elektrik verdin, elbette bunlar ülkenin kalkınması için gerekiyordu. Ancak yıllar geçer o barajların arkasındaki sular tükenir, yollar yetmez yenileri yapılır, köprüler yıkılabilir, fabrikaların teknolojileri köhneleşir yenileri yapılır, eserlerin bir gün anılmaz hale gelebilir ama insana, gençlere yapılacak bir yatırım ilelebet baki kalır" sözlerini hatırlattı. Onun en büyük eserinin de adını taşıyan bu Üniversite olduğunu vurguladı.
Süleyman Demirel bir yıl önce ebedi aleme göçtü, ama bugün eserleriyle ve fikirleriyle yaşıyor ve hala yol göstermeye devam ediyor. Ben bizi karşılayan pırıl pırıl gençlerin, öğrencilerimizin gözünde bu ışıltıyı gördüm. O gençler mükemmeliyeti yakalamak için onun izinde gidiyorlar. Onun en büyük özlemi ise kalkınmış, hür ve müreffeh Büyük Türkiye ve kusursuz, mükemmel işleyen bir demokrasiydi. Bu gençler onu yakalayacaklardır, rahat uyu Demirel…(22 Haziran 2016 Çarşamba)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder